
Sümerbank Aylık Endüstri ve Kültür Dergisi’nin 86. sayısında, 1960’ların son yıllarında fabrikanın işletme faaliyetlerinin yanında sosyal faaliyetlere de yer verildiğinden bahsedilir: “Havuz başı ve yazlık bahçede akşam yemekleri yenmiş, sinema makinasından istifade edilmiş, deniz seferleri tertiplenerek denize girme ihtiyacı giderilmiştir. Fabrikanın sosyal faaliyetlerinin gelişmesinde yardımcı olan, Sümer Spor Kulübü, temsil ve müzik kolunda da faaliyetlerde bulunarak Halk Eğitim Salonu’nda, Bergama Tekstil Fabrikası Geceleri tertip etmiştir ve muvaffak olmuştur. Ayrıca futbol takımıyla mahalli maçlara iştirak etmiştir.”
Sümerbank’ın kuruluşunun 38. yılı, 1971’de, diğer pek çok Sümerbank fabrikasında olduğu gibi Bergama Tekstil Fabrikası’nın yemekhane salonunda tüm çalışanların katıldığı, orkestralı büyük bir eğlenceyle kutlandı. Fabrika yemekhanesi yıllar içerisinde zaman zaman yapılan bu tür eğlencelerin dışında çalışanların düğünlerinin de yapıldığı bir alan olarak kullanıldı.
1975 yılında fabrika çalışanları, sosyal hizmetler şefi Selim Erdoğan Şakar’ın girişimiyle bir tiyatro topluluğu kurdu. Fabrika işçilerinden oluşan amatör tiyatro grubu, Moliere’nin Scapen'in Dolapları adlı eserinden Mehmet Ali Bey tarafından uyarlanmış Ayyar Hamza ve Necati Cumalı’nın Nalınlar gibi tiyatro oyunlarını fabrikada, Bergama Halk Eğitim Merkezi’nde ve Bergama köylerinde sergiledi. Diğer yandan fabrikanın farklı bölümlerinde çalışanların kurduğu voleybol takımlarının katıldığı “Kısımlararası Voleybol Turnuvaları” düzenlendi, kazanan takımların aldığı kupalar o bölümün usta veya ustabaşı odasında gururla sergilendi. Ve elbette her bölümün bir futbol takımı da vardı.

Sümerbank'ın kuruluşunun 38. yılı kutlaması, 1971, fabrika yemekhanesi.
1970’ler ülke çapında Sümerbank’ın kârlılığının hızla arttığı yıllardı. Kuruluş, 1974 yılında 71,5 milyon liralık kâr ile Türkiye’nin en büyük 100 işletmesi arasında 26. sıraya yükseldi. Bergama Tekstil Fabrikası’nın hem üretim çeşitliliğini hem de işçi sayısını arttıracak olan, mimar Bahri Mollaoğlu’nun tasarladığı, yılda 600 bin adet gömlek üretim kapasiteli Konfeksiyon Atölyesi’nin inşaatı 1975’te tamamlandı ve hazır giyim üretimi başladı. Böylelikle fabrika, ham pamuktan ipliğe, iplikten kumaşa, kumaştan hazır tekstil ürününe kadar üretim yapan bir tesis haline geldi.
Bu yıllarda gömleklik ve pijamalık poplin, lüks saten, kaşmir, opal, askeri parkalık yanı sıra polyester viskon karışımı ekose gömleklik ve serj pantolonluklar fabrikanın belli başlı ürünleriydi. Kumaş üretimin % 30’u tesisin içindeki hazır giyim ünitesinde gömlek ve pijama üretiminde kullanılırken bu ürünlerin bir kısmı, özellikle gömlek ve pijamalar Avrupa’ya, Uzakdoğu’ya ve ABD’ye ihraç ediliyordu.

III. Beş Yıllık Kalkınma Planı dönemi 1973 Yılı Programı’na alınan 600.000 TL’lık konut projesi ile 1975-79 yılları arasında fabrika bahçesine yeni bir müdür lojmanı ve her biri altı daireli beş lojman binası daha inşa edildi; böylelikle fabrika memurlarının bir kısmının yaşadığı lojman binası sayısı altıya yükseldi.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)’na bağlı Tekstil Sendikası, fabrika işçilerinin örgütlendiği Türk-İş’e bağlı TEKSİF’in hak arayışındaki yetersizlikleri tespit ederek Bergama Tekstil Fabrikası emekçilerini kendilerine bağlamak için çaba sarf etmeye başladığında 1978 yılına gelinmişti. İşçileri hakları konusunda ve Tekstil Sendikası hakkında bilgiler vermek amacıyla çeşitli toplantılar düzenlenmeye başlandı. 1979 yılına gelindiğinde Bergama Tekstil Fabrikası’nda çalışan 1118 işçinin önemli bir kısmı TEKSİF’ten ayrılarak Tekstil Sendikası’na geçmişti. Çoğunluğu sağlayan Tekstil Sendikası toplu sözleşme masasında oturmak için yetki almak üzereydi ki 1979’un kasım ayında Bülent Ecevit başbakanlığındaki 42. Hükümet, beş bölgede yapılan milletvekili ara seçimlerinde bu bölgelerin hepsini kaybedince düştü ve yerine Adalet Partisi’nin kurduğu azınlık hükümeti iktidara geçti. Siyasi dengelerin bir anda alt üst olması üzerine, Bergama’da, Tekstil Sendikası’na geçen işçilerin üzerinde büyük bir baskı oluştu. İşçilerin önemli bir bölümü yoğun baskıya dayanamayarak yeniden TEKSİF üyeliğine geçince Tekstil Sendikası, Bergama Tekstil Fabrikası’ndaki çoğunluğu kaybetti.
Devletin üretim sektörlerindeki varlığını, piyasalara müdahalesini reddeden neoliberal politikalar, dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de kendini dayatmaya başlamıştı.
79’un son aylarında Adalet Partisi (AP) Genel Başkanı Süleyman Demirel yönetimindeki “Kerhen Milliyetçi Cephe Hükümeti” olarak bilinen azınlık hükümetinin Başbakanlık Müsteşarı Turgut Özal’a çerçevesini çizdirdiği yeni ekonomi politikası, 1980 yılında 24 Ocak Kararları adıyla duyuruldu. Son derece sert bir dönüşümü işaret eden kararların topluma kabul ettirilmesi kolay olmayacağı belliydi.
70’lere damgasını vuran ve çoğu devlet provokasyonu olan kanlı siyasi çatışmalar; Alevilere, işçilere ve öğrencilere yönelik katliamlar; siyasi cinayetler gerekçe gösterilerek 12 Eylül 1980’de Türkiye’nin üçüncü askeri darbesi yapıldı. Bu darbe ile yönetime geçen cunta ve onun devamı niteliğindeki siyasi oluşumlarla ülke neoliberal politikalara teslim edildi. İşçi sınıfının bu tarihten önceki kazanımları da, toplumun demokratik hakları da çok büyük ölçüde tırpanlandı.
Devletin piyasalara müdahalesinin en aza indirilmesi, piyasada kuralsızlık teorisinin ana hattı oluşturması olarak basitçe özetlenebilecek neoliberal politikalar, sadece ekonomik hayatı biçimlendirmekle kalmadı, bu makyajlanmış yeni kapitalist sistem yerleşik insani değerlere ve doğaya karşı girişilen sistematik saldırıların alt yapısını oluşturdu.
Yeni ekonomi modeli, aralarında Sümerbank’ın da olduğu Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) için de sonun başlangıcı anlamına geliyordu. 12 Eylül Cuntası’ndan sonra yeniden dönülen parlamenter sistemde Anavatan Partisi Genel Başkanı (ANAP) Turgut Özal’ın 1983’te hükümeti kurması ile 24 Ocak Kararları güçlü biçimde hayat geçirilmeye başlandı. Bu dönemde KİT’lerin, zarar ettikleri gerekçesiyle özelleştirmesinin önü açıldı. Sümerbank da bu politika gereği yok edilen işletmelerden biri olacaktı.

Türk-İş’e bağlı Teksif Sendikası’ndan ayrılıp, DİSK’e bağlı Tekstil Sendikası’na geçen fabrika emekçilerinin toplantısı.
Eski Çocuk Esirgeme Kurumu. 1979 - Engin Tunalı arşivi
11 Eylül 1987 tarih ve 12184 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile KİT’lerin Özelleştirilmesi Hakkındaki Kanun çerçevesinde özelleştirme kapsamına alınan Sümerbank’ın 31 işletmesi, 4 bağlı ortaklığı, 7 fabrikası, 465 mağazası, 39 bölge müdürlüğü, 35 iştiraki, 44 banka şubesi, 7 bin 448 memuru, 31 bin 668 işçisi bulunmaktaydı.
Özelleştirme sürecinin başlamasından kısa bir süre önce, 1980’lerin ilk yarısında Bergama Tekstil Fabrikası’daki Teksima, Ruti ve Dornier gibi eskimiş dokuma makineleri sökülüp özel sektöre satıldı. 1980 yılı yatırım programında 800040040 numara ile yer alan “Pamuklu İşletmeler Rasyonalizasyon-Modernizasyon (RPM)” kapsamında fabrikanın makine parkı büyük ölçüde yenilendi. Dokuma bölümü İsviçre’den sipariş edilen 140 adet Sulzer Ruti do-
kuma tezgâhının montajına uygun biçimde elektrik sisteminden, havalandırmaya kadar baştan aşağı yenilendi. Ancak Sulzer Ruti’leri taşıyan gemilerden biri İskenderun’da 22 dokuma tezgâhıyla sulara gömülünce, yenilerinin Bergama’ya gelişi bir süre gecikti. 1982’de 1194 işçinin, 68 memurun çalıştığı fabrikanın büküm dairesi gibi bazı bölümlerinde de makineler yenilendi, Juki marka yeni dikiş makineleri alındı (1985). Konfeksiyon ünitesindeki yenilemeler sayesinde gömlek dikim kapasitesi yıllık 990 bine yükselmişti.
Bu dönemdeki yenilemenin fabrikanın satışını kolaylaştırmak için yapılan bir girişim olduğunun anlaşılmasıyla o yıl fabrikada çalışan 1134 işçi ile 62 memurun özelleştirmeye ilişkin tedirgin bekleyişi başlamış oldu.