
Tekstil Fabrikası’nın Bergama’ya inşa edilmesinin ana nedenlerinden biri, uzun elyaflı Akala-1 cinsi yüksek kaliteli pamuğun, kasabanın doğusundan güneyine uzanan verimli Bakırçay havzasında yaygın biçimde yetiştiriliyor olmasıydı. Geçmiş yıllarda, Mısır ve Kaliforniya pamuğundan sonra dünyada üçüncü sırada yer aldığı bilinen, “Türkiye-Ege” biçiminde adlandırılan bölge pamuğu Bergama’da, 19. yy’da da oldukça yaygın bir tarımsal üründü. “Pamuk Tarlası” adlı bir yöre türküsünün de söylendiği kasabada bazı aileler 1935’te yürürlüğe giren Soyadı Kanunu sonrasında “Pamukçu” soyadını almıştı.
1937 yılında 900 ton olan pamuk üretimi Tekstil Fabrikası’nın açılmasından sonra 1962’de 3600 tona, on yıl sonra 1972’de ise 5800 tona kadar yükseldi. Tekstil alanındaki ihtiyaca cevap vermek üzere var olan tarım alanlarının yarısından fazlasında -250 bin dekara kadar yükseldiği dönemler olmuştu- yapılan pamuk üretimi kasaba ölçeğinde önemli bir istihdam da yaratıyordu. Hasadı yapılan pamuk, kentte 19. yy’ın ikinci yarısında açılmaya başlanan çırçır fabrikalarında işleniyor, çekirdeğinden ayrıştırılan pamuk, prese haline getirilip iplik ve kumaş imal edilmek üzere farklı bölgelerdeki bez fabrikalarına satılıyordu. Geriye kalan pamuk çekirdeğinden ise pamuk yağı üretiliyor, artıklar ise hayvan yemi olarak değerlendiriliyordu.


Çağlar Karabiber (solda) ve Ayşe Karabiber (sağda) pamuk balyalarının önünde. (Meryem Avkaya Sancar albümü)
Çırçır fabrikalarının açılmasından önce pamuğun çekirdeğinden ayrıştırılması, ip eğrilmesi ve kumaş dokunması evlerdeki el aletleri (çıkrık, kirman, dokuma tezgâhı) ile yapılıyordu. Halkın geçim kaynaklarından biri olan bu işler, ilki 1865 yılında, ikincisi de 1875 yılında açılan iki çırçır fabrikası tarafından yapılmaya başlanınca Bergama’da, özellikle İngiltere’de 1700’lerin ortalarında yaşanan “makine kırıcılar isyanları”na benzer ayaklanmalar yaşanmasına neden oldu. İzmirli Rum tüccar Elmasoğlu’nun bir başka Rum tüccara, Üçkemer Köprüsü’nün hemen yanı başında kurdurduğu ve buharlı makinelerin kullanıldığı çırçır fabrikası, zaten ilkinden şikâyetçi olan halkın huzursuzluğunu arttırmıştı. Sorun resmi makamlara iletildiyse de bunu çözecek bir adım atılmadı. Halk beklediği sonucu alamayınca Trabzon Oteli de denilen Maarif Hanı’ndaki hükümet konağına doğru yürüyerek durumu protesto etti.
Protesto gösterisi sırasında Bergama kaymakamı Mehmet Bey, Müftü Veliyiddin Efendi, Kasapoğlu Halil Ağa, Müderris Dericili Mehmet Efendi ve Kulaksız Camii imamı Müftüzade Haşan Efendi hükümet konağında konu hakkında toplantı halindeydi. Halkın büyük bir kalabalık ve gürültü ile konağa yönelmesi üzerine toplantıdakiler binadan kaçtı. Ancak Müderris Dericili Mehmet Efendi, Şadırvanlı Camii yakınında çoğunluğu kadınlardan oluşan kitlenin eline düştü ve linç edildi. Başka bir grup ise fabrikayı ateşe verdi, duvarlarını yıktı ve içerideki malzemeyi kullanılamaz hale getirdi. “Kanlı Fabrika Olayı” olarak anılan bu isyan, Balıkesir’den gelen Binbaşı Ethem Bey komutasındaki bir tabur asker tarafından bastırıldı. Bu askeri birlik 10 gün şehirde kaldı. İsyanı başlatmakla suçlanan 30 kadar kadın ve erkek yargılanmaları için önce Manisa’ya, oradan da İzmir’e götürüldü.
Yargılama sürecinin sonunda ayaklanmanın elebaşı olarak görülen Şadırvanlı Camii mütevellisi Hacıoğlu Mustafa Ağa, Hacı İsmail Ağa, eşraftan Hacı Ömer Ağa ile Necip Ağa’nın oğlu Ali Bey on beşer yıl hapis cezası aldı. Ayaklanmaya katılan kadınların bazıları da çeşitli cezalara çarptırıldı. (Osman Bayatlı, 2. Cilt, Bergama’da Yakın Tarih, s. 150, Bergama Belediyesi Yayınları, 2016)
İsyandan bir süre sonra onarılan fabrika yeniden çalışmaya başladıysa da halk buraya iş vermediği için çok geçmeden kapandı. (Sonraki yıllarda tabakhane olarak da kullanılan yapı uzun süre terk edilmiş halde kaldı. Bergama Belediyesi yapıyı kamulaştırdı. 2017 yılında restorasyon projeleri tamamlanan yapının restorasyonu 2022 yılında büyük ölçüde bitirildi. Yapının Parşömen Müzesi olarak kullanılması planlanıyor.)
Bergamalıların 150 yıl kadar önce iş alanlarını kaybetme endişesi ile ayaklanmalarına sebep olan çırçır fabrikaları 1900’lerden itibaren kasaba hayatının ve ekonomisinin bir parçası haline geldi. 1943 yılında Bergama’da üç çırçır, dört zeytinyağı, iki un ve bir elektrik fabrikası faaliyetteydi. Bunların yanı sıra on beş tabakhane, sekiz araba atölyesi, iki döküm, bir pulluk ve bir de mobilya atölyesi ile üç adet kıl pamuk dokuma tezgâhı mevcuttu.
Nihayetinde 1960 yılında, dönem itibariyle modern bir fabrikada pamuğu işlemek, pamuk ve pamuk-polyester karışımı poplin kumaşlar üretmek için yüzlerce Bergamalı Tekstil Fabrikası’nda çalışmaya başlayacaktı. Bu yıllarda Bergama, 21 bin 683’ü ilçe merkezinde olmak üzere, 73 bin 119 kişilik bir nüfusa sahipti.